1900 EFSANESİ (LA LEGGENDA DEL PIANISTA SULL'OCEANO)

“Sanırım siz kara insanları, vaktinizi “neden?” diye sorarak boşa harcıyorsunuz. Her zaman, olmayanın peşinde koşuyorsunuz” diyor 1900, hikayeyi bize, daha doğrusu müzik aletleri satıcısına anlatan yakın arkadaşı trompetçi Max’e. O, bizim kadar merak etmiyor dünyayı. Çünkü nerede başlayıp nerede bittiğini bildiği, iyi tanıdığı bir dünyası var onun. Bunu seviyor. “Sınırlarını bilmediğin bir dünyada kendi sınırsızlığını yaratamazsın” diyor. “Piyano tuşları sınırsız değildir, sen sınırsızsındır” şeklinde yanıtlıyor, “Dünyayı kendin için, kendi gözlerinle görmek istemez misin?” diye soran Max’i. Sınırları belli olmayan bir dünyanın içinde yolunu kaybetmekten korkuyor. “Mutluluğunu, sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın” diyerek ifade ediyor kendi mutlu dünyasını. Çünkü o, 88 tuşlu piyanosuyla kendi dünyasında kendini gerçekleştiriyor.

Devamını Okuyun  

PICASSO'NUN BAŞARISI VE BAŞARISIZLIĞI - JOHN BERGER

Kendisi de bir ressam ve sanat eleştirmeni olan yazar John Berger katılıyor Picasso’nun bir dahi olduğuna. Bu konudaki fikrini şöyle ifade ediyor: “Tek bir at başında, pek çok sanatçının tüm bir çarmıha gerilme olayında bulduğundan daha yoğun bir acı görebilmiş ve düşleyebilmiştir Picasso.” Yine de, bir sanatçı merakıyla “neden daha fazlasını yapmadığını” sorguluyor Picasso’nun. Nedenlerini araştırıyor; kah doğduğu ülkede, kah yaşadığı yerde, kah ait olduğu dönemde, kah sözlerinde, kah çizgilerinde. Ona göre, yapabilecekken yapmadığı o kadar çok şey var ki bu dâhinin.

Devamını Okuyun  

VEJETARYEN-Yemekten Ötesi

“Her şey mükemmeldi. Hayal ettiği gibiydi. Kadının doğum lekesi üzerine vücudundaki kırmızı çiçeğin bir kapanıp bir açılışı tekrar etti ve penisi kocaman bir çiçek organı gibi kadının içinde gidip geldi. Bir ürperti hissetti. Bu, dünyanın en çirkin, aynı zamanda en güzel imgesinin dehşet verici şekilde birleşmesiydi.” Kitap, The New York Times Book Review tarafından, 2016’nın en iyi 10 kitabından biri seçilmiş. 2024 yılında da, yine New York Times tarafından, 21. Yüzyılın en iyi 100 kitabı arasında gösterilmiş. Ayrıca bir de uzun metrajlı filme konu olmuş. Nobel ödüllü ilk Güney Koreli yazar ve ilk Asyalı kadın yazar ünvanına sahip olan Han Kang, şiirsel dili ve insan ruhuna dokunan derinlikteki yazıları ile daha çok ödül alacağa benziyor.

Devamını Okuyun  

SARI YÜZ: Kültürün Arayüzü

“Deniz kabuğu toplar gibi topluyordu gerçek anlatıları, onları cilalıyor, sonra keskin ve parlak halleriyle, dehşete düşmüş, kendinden geçmiş okurlara sunuyordu.” Ve o, baldan tatlı intikam duygusu! İnsana, yaşadığı acıya rağmen yola devam etme motivasyonu veren en güçlü zehir! “Siktir, söyleyeyim gitsin işte: Athena’nın dosyasını almak tazminatımı almak gibiydi, onun benden aldıklarının karşılığı gibi.” Bu bağlamda, sadece ahlaki değil psikolojik bir sorgulamaya da girişiyor okur. Kıskançlığın, her insanın hayatının bir noktasında yaşamış olduğu bir duygu olması bir yana, “nereden bakıldığına göre meşru görünebilme olasılığı” ürkütüyor insanı. İnsan zihni bu kadar karmaşık iken, ahlaki değerleri düz bir zemine oturtmak mümkün mü gerçekten?

Devamını Okuyun