YALNIZLIK İNSANA MAHSUS

YALNIZLIK İNSANA MAHSUS

Kendini yalnızlığında kaybedip, yalnızlığında bulanların bulanların öyküleri...

“Pencerenin önü her zamankinden daha soğuk bugün. Artık bu geniş pencerelerin önünde fazla oturamıyorum. Kış geliyor da, ben ne zamandır yazları da üşüyorum. Hava karanlık ve gri yine. Yağmur, bulutlarda asılı. Sütten kesilmiş meme gibi şişkin bulutlar. Gökyüzü gülmüyor, martılar gülmüyor, insanlar gülmüyor. Şehir gülmüyor artık, derinlerden gelen çığlıklar kulaklarımı sağır ediyor. Feryat figan insanlar, şehir denen döngünün kısırlığında mahkum. Mesai denen zorbanın, karın tokluğuna çalışan müritleri. Hoş, çoğunun karnı da doymuyor artık ya, söz gelişi işte. Şehir top yekun harekette, lakin bulutlar hareketsiz, yağmur kana karışmaya isteksiz… 

Şimdi sessiz olma zamanı.  Gri buluta değil, arkasındakine bakma, merak etme, bulutla bir olma zamanı. Griliğin içinden fokstrot yaparak gelen kuşları izleme zamanı. Şimdi, yalnız sessizliğin sesini dinleme zamanı. Öyle gürültülü ki hayat, kendi sesimizi kaybettik çoktandır. Şimdi sessizlik içinde kendi sesini bulma zamanı.”  

Tijen Özer, bu kitabında yalnızların ve zaman zaman da olsa yalnız hissedenlerin öykülerini anlatarak, onların sessiz kalplerine tercüman oluyor. Her insanın, er ya da geç, hayatının bir yerinde yalnızlıkla yüzleşeceği gerçeğinden yola çıkarak ve insanın kendi özüyle ancak kendi yalnızlığında buluşabileceğine olan sarsılmaz inancıyla, yorgun ruhları, tüm ağırlığına, zorluğuna ve dışlanmışlığına rağmen, yalnızlığı kucaklamaya, yalnızlığın sessizliğinde dinlenmeye ve kendini yalnızlıkta bulmaya davet ediyor.

Kitabı edinmek için tıklayınız:

https://www.kitapyurdu.com/kitap/yalnizlik-insana-mahsus/625370.html&publisher_id=10865

veya

https://www.yolakademiyayinevi.com/urun/yalnizlik-insana-mahsus/


Devamını Okuyun  
Merhaba Sevgili Ruhum

Merhaba Sevgili Ruhum

Bu kitap, bir uyanış hikayesidir. Küçük küçük farkındalıklarla, ilmek ilmek örülmüş bir kendi ruhunu keşfetme, kendinle tanışma, kendi aydınlığını yaratma hikayesidir. Kendi sorumluluğunu alarak kendi yolunu çizme hikayesidir. İnsan hayatının yalnız fiziksel bedenden ve sahip olunan maddi varlıklardan ibaret olmadığını, kendi içsel bilgeliği ile bağlantı kurarak ruhsal gücünü ortaya çıkarmanın, bir insanın bütünlüğü, huzuru ve mutluluğu için kaçınılmaz olduğunu idrak etme hikayesidir.



Ben de birçok insan gibi, hayatımın önemli bir bölümünü, toplumun empoze ettiği değerlerin peşinde koşturarak, kendimi kendime ve başkalarına ispat etmeye çalışarak, bir yarıştan diğerine savrularak, kendimle ve hayatla yoğun bir mücadele halinde yaşadım. Savruldukça uçuşan parçalarımın peşinden koştum. Bazen yakaladım, bazen yakalayamadım. Bazen yakalasam da bir şeye benzetemedim, parçayı koyacak yer bulamadım. Çoğu zaman en önemli parçalarım eksik, kendimden kopuk, ne istediğimi bilmeden, bilmediğimi kendime dahi itiraf edemeden geçirdim yıllarımı. Her düştüğümde kalktım, canım acısa da yürümeye devam ettim. 

Bir gün yine düştüm! Ve kalkamadım. Bedenimin sağ tarafındaki tüm eklemlerde sebepsiz ortaya çıkan kaymalar, otururken bile acılar içinde kalmama sebep oluyordu, ne yürüyebiliyor, ne uyuyabiliyor, ne çalışabiliyordum. Arka arkaya gelen darbelerle, bir yıl içinde, evden çıkamaz, çalışamaz, evde kendi işimi bile göremez hale gelmiş, bir nevi felç olmuştum! Hayat tüm ağırlığıyla oturmuştu üzerime. Kalk! diye bağırdım, kalk artık üzerimden! Ve dedim ki ‘’Hayat bu olmamalı! Bu kadar mücadeleye gerek kalmadan su gibi akmalı! Bir yerde yanlış yapıyorum!’’.  

Bu tam bir kırılma noktasıydı benim için. Karanlık bir kuyunun dibindeydim ve artık bir karar vermem gerekiyordu. Ya ilelebet orada kalacak, ya da aydınlığa çıkacaktım! Çıkmak istiyordum, ama nasıl? Neydi beni hasta eden? Nelerden vazgeçmeliydim? Gerçekte yapmak istediklerim nelerdi? Neden yapamıyordum? Tüm bunları düşünmek zorunda kaldığım ve evden çıkamadığım, kısacası hiçbir yere KAÇAMADIĞIM iki sene geçirdim. Bu süreçte, başkalarından bir şey beklemeden, kendi ışığımı bulmam ve onunla yürümem gerektiğini öğrendim!

Ben, bu dünyada kendisi olmaya çalışan bir hayat yolcusu olarak, yolumda yürürken güçlü bir rehberlik aldığımı hissediyorum ve hiçbir zaman yalnız olmadığımı çok iyi biliyorum. Arada bir bilmediğim yollarda kaybolduğum oluyor evet, ama şikayetçi değilim. O yollarda da öğrenmem gerekenler var çünkü. Biliyorum ki çıkmaya niyet ettiğimde ve de hazır olduğumda tekrar anayola çıkacağım.  

Emin olun, siz de kendi ruhunuzla tanışmaya karar verdiğinizde, aslında hep yanınızda olan rehberleri görmeye, duymaya, hissetmeye başlayacaksınız

Nasıl mı? Etrafımızda bize bizi anlatan, mesaj veren, yol gösteren o kadar çok şey var ki! Yeter ki onları fark etmeyi isteyelim. Yeter ki, istediğimiz hayatı yaşayabilmek için, sadece ve sadece kendimize ihtiyacımız olduğunu, kendimizi ve yaşadıklarımızı anladığımız ve anlamlandırdığımız oranda ilerlediğimizi görebilelim. 

Kitapta yer alan tüm hikayeler ve anekdotlar, her ne kadar bazıları paranormal ya da hayal ürünü gibi görünse de, kendi hayatımdan kesitler olup, tamamıyla gerçektir. 

Kim bilir, belki sizler de okuduklarınızdan alacağınız ilhamla kendi keşif yolculuğunuza çıkar, kendi ruhunuzla bütünleşmek, kendi uyanışınızı gerçekleştirmek, hayatı kendiniz için daha anlamlı ve yaşanır kılmak adına yeni bir adım atarsınız. 

Aşağıda, kitabın ücretsiz PDF kopyasını bulabilirsiniz :


Tijen ÖZER (17 Nisan 2020, İstanbul)


Devamını Okuyun