MORRIE İLE HER SALI (TUESDAYS WITH MORRIE)

Sevme korkusundan bahsediyor Morrie, kaybetmekten korktuğumuz insanlara kendimizi veremediğimizden. Ayrıca dokunmanın, paylaşmanın öneminden, kendini sevmekten, sessizlikle barışmaktan, her an ölebileceğimizi ve bir gün başkalarına muhtaç olabileceğimizi bilerek yaşamaktan. Pişmanlıklardan. "Aslında", diyor, "bebekken ve ölürken başkalarına ihtiyaç duyarız, ama en çok bu ikisi arasında başkalarına ihtiyaç duyarız". Yani aslında her zaman başkalarına muhtacız. Oysa hiçbir zaman öyle olmadığımızı düşünmek istiyoruz. Bu kadar yorulmamızın en önde gelen sebebi bu büyük yanılsama belki de.

Devamını Okuyun  

Pİ'NİN YAŞAMI (LIFE OF PI)

Acımasızlığı, vahşeti bir hayvanın suretinde görmek, hikayeyi bir nebze katlanılır kılıyor. Öyle ya, bir sırtlanın bir zebraya saldırması ve onu yemesi kime tuhaf ya da inanılmaz görünebilir ki? Peki ya bunları yapan bir insansa? Dahası, bunları başka insanlara yapıyorsa, o zaman nasıl katlanılır bu duruma? Nasıl baş edilir böyle bir düşmanla? Özellikle de korunaklı bir çevrede büyümüş, kırılgan ve naif bir genç tarafından? Hem de denizin ortasında, kaçacak hiçbir yer yokken?

Devamını Okuyun  

MANDALİNA BAHÇESİ (MANDARIINID)

"Oğlunun yanına bir Gürcü gömdün" "Bu bir şeyi değiştirir mi Ahmed?" Sahiden de bu bir şeyi değiştirir mi?

Devamını Okuyun  

1900 EFSANESİ (LA LEGGENDA DEL PIANISTA SULL'OCEANO)

“Sanırım siz kara insanları, vaktinizi “neden?” diye sorarak boşa harcıyorsunuz. Her zaman, olmayanın peşinde koşuyorsunuz” diyor 1900, hikayeyi bize, daha doğrusu müzik aletleri satıcısına anlatan yakın arkadaşı trompetçi Max’e. O, bizim kadar merak etmiyor dünyayı. Çünkü nerede başlayıp nerede bittiğini bildiği, iyi tanıdığı bir dünyası var onun. Bunu seviyor. “Sınırlarını bilmediğin bir dünyada kendi sınırsızlığını yaratamazsın” diyor. “Piyano tuşları sınırsız değildir, sen sınırsızsındır” şeklinde yanıtlıyor, “Dünyayı kendin için, kendi gözlerinle görmek istemez misin?” diye soran Max’i. Sınırları belli olmayan bir dünyanın içinde yolunu kaybetmekten korkuyor. “Mutluluğunu, sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın” diyerek ifade ediyor kendi mutlu dünyasını. Çünkü o, 88 tuşlu piyanosuyla kendi dünyasında kendini gerçekleştiriyor.

Devamını Okuyun  

PANDORA'NIN KUTUSU

Pandora’nın Kutusu, Yeşim Ustaoğlu’nun o kendinden emin, sakin, gürültüsüz patırtısız merceğinden süzülen bir aile dramı. Birbirinden çok farklı, yalnız yaralı bir geçmişle birbirine bağlı üç kardeşin, Alzheimer hastası anne ile sınavı, bir türlü kapanmayan geçmiş hesaplarının yol açtığı patlamalar, aile içinde yaşananların özel hayatlara tesiri, izleyen herkesi bir noktada hayatla ve kendisiyle yüzleştirecek kadar gerçek ve çarpıcı.

Devamını Okuyun  

AŞKIN GÜCÜ (WHAT DREAMS MAY COME)

Bir kadın ve bir erkek. Birbirlerini ilk gördükleri anda birbirlerine tutulmuş, etiyle kemiğiyle gerçek bir aşkın içinde tek vücut olmuş, ne yazık ki bu vücuttan dünyaya getirdikleri, varlıklarını çoğaltan iki güzel evladı trafik kazasına kurban vermiş iki insan. “Bazen kazandığında kaybedersin.” İnsan bazen hayatta kalır ama ayakta kalamaz. Ayakta kalabilmek için şanstan çok daha fazlası gerekir.

Devamını Okuyun  

BAYAN LOWRY VE OĞLU (MRS. LOWRY AND SON)

Bir tek resim yaparken var olduğunu hissedebilen bir ruh o. Başka dünyalar resimlerinde, ince ve sabırlı fırça darbeleriyle zuhur ederken, o da onların içine giriyor, onlarla birlikte nefes alıyor. Ah bir de annesine beğendirebilse!

Devamını Okuyun  

INISHERIN'İN ÖLÜM PERİLERİ

Yer, İrlanda açıklarında küçük bir ada. Tarih, Nisan 1923. Kahramanlarımız, bir iç çatışma ile başlayıp, dozu giderek artan savaşa dönüşen benlik arayışı içerisinde. Fonda ise, sadece bir yıl sürmesine rağmen bağımsızlık savaşından daha fazla can alan ve nesiller boyu sürerek günümüze kadar gelen bir kutuplaşmaya zemin hazırlayan iç savaşın çatışma sesleri. Filmin sonunda iki arkadaşın çatışması bitecek mi, yoksa tıpkı iç savaş gibi farklı bir yöne mi evrilecek? Eskiye dönüş olacak mı? Yaralar sarılıp kırılan parçalar onarılabilecek mi? Yoksa her şey değişip, hayatlar dönüşecek mi?

Devamını Okuyun