Birkaç dakika içinde hiç tanımadığımız, gerçek olup olmadığını bile bilmediğimiz kişilerle arkadaş ya da düşman oluyor, örgütleniyor, doğruluğundan emin olmadığımız onlarca bilgiyi yüzlerce insana yayıyor, toplumları ayağa kaldırıyor, tarihi yeniden yazıyor, dünyayı kurtarıyoruz. Don Kişot misali çarpışıyoruz yel değirmenleriyle, kendimizi önemli ve değerli hissetmek adına. Sosyal medyanın birkaç cümlelik kotaları yetmiyor derdimizi anlatmaya; sınırları genişletmenin yolları arıyor, ardışık numaralı ‘’flood’’lardan medet umuyor, bir fotoğraf ahvalimizi yeterince anlatamazmış gibi altına da onlarca kelimelik açıklamalar yazıyoruz. Uzun lafın kısası, her zamankinden daha çok konuşuyoruz! Ama hala anlaşamıyoruz! E hani insanlar konuşa konuşa anlaşırdı?

Devamını Okuyun  

Uyanış ya da aydınlanma dediğimiz şey, tek bir anda gerçekleşen bir durum değil. Zira kendini aşma, egonun, düşüncenin, bedenin üzerine çıkma durumu, küçük küçük farkındalıklarla, adım adım gerçekleşen bir durum. Birer birer atmamız gerekiyor üzerimizdeki örtüleri. Her şeyden önemlisi, uyanmak için, öncelikle uyuduğumuzu kabul etmek gerekiyor.

Devamını Okuyun